11 Nisan 2012 Çarşamba

Tasavvuf Peygamberimiz zamanında varmıydı?


şöyle bir soru sorulabilir...

        "Tasavvuf, tefsir, hadis ve fıkıh ilmi gibi bir ilimdir" deniyor. Tefsir İbn Abbas ile; hadis, hadis rivayet eden bir çok sahâbî ile; fıkıh yine fakih sahabîler ile Peygamberimiz zamanından bu yana sâbit ilimlerdir. Ama Peygamberimiz ve hulefâ-i râşidin döneminde tasavvufun isminden bile bahsedilmemiştir, ne dersiniz?

Tasavvufun muhtevâ açısından mertebeleri nelerdir?

       Tasavvufun tahalluk ve tahakkuk olmak üzere iki mertebesi; yani boyutu vardır. Tahalluk, tasavvufun eğitim boyutudur. Tasavvufi hayat, tarikat, manevi makamlar, seyr u sülûk ve âdâb gibi konuları kapsar. Tahakkuk ise tasavvufun ma'rifet, işâret ve bilgi boyutudur. Bu da insanın ma'nevî eğitim sayesinde ahlâk ve takvâ açısından yükselişi ve Allah'a yaklaşması sonucu

Sağlam bir tasavvuf çizgisinde hangi özellikler bulunmalıdır?

    
      Bu sorunun tasavvuf konusundaki belirsizlikleri gidermek amacıyla sorulduğu anlaşılmaktadır. Bugün tasavvuf konusunda sapla saman birbirine karıştığı, şeyhlerin sahtesi ile gerçeği yaygın bir biçimde her yanda bulunduğu için bunları birbirinden tefrik etmek zordur. Bunların doğrularını tanımak için bir takım ölçülere ihtiyac vardır. İşte o ölçüler şunlardır:

9 Nisan 2012 Pazartesi

TASAVVUF'UN TARİFİ KAYNAĞI GAYESİ

         
       Hâfız Takyeddîn el-Vâsıtî diyor ki : Şeriat terazisiyle hal ve hareketlerini ölçmeyen bir kimsenin fenâfillah yollarına girmesi, asla mümkün değildir. Bazıları fenâfillah makamının fenâfirrasul makamından daha yüksek olduğunu zannettiler. Amma gerçek öyle değildir. Bilakis arifler fenâfillah makamını Peygamberin sünnetinin ihyâsına hasrettiler. Bunun ise, Peygamber'de fânî olmaksızın husûlü muhaldir. Çünkü Allah Teâlâ Kitâb-ı Kerîm'inde Kendi mehabbetinin, Ona ittibâ' etmekle meydana geleceğini beyan buyurmuştur: